Gözler kalbin aynasıdır”, çok doğru. Cümlenin genel etkisi olumlu olsa da, aslında içimizden geçen iyi ya da kötü her düşünce, duygu ve niyet bakışlarımızdan anlaşılmakta. İşte göz temasıyla ilgili bilmeniz gerekenler için kullanışlı ve akılda kalıcı bir rehber.


Göz temasının süresi, karşımızdakinin niyeti hakkında düşündüğünüzden daha çok fikir veriyor. Hatta, göz temasının yokluğu bile istemli ve istemsiz olarak ikiye ayrılıyor ve farklı anlamlara geliyor! Açıklamaya buzul çağından başlamak gerekirse;

Sıfır göz teması (istemli): Maddenin başındaki işaret yanlışlıkla konmadı; gerçekten -1. kattayız. Çünkü birinin sizi fark etmediği için göz teması kurmamasından daha kötü bir şey varsa o da sizi fark ettiği halde olduğunuz tarafa bakmaması. Bir diğer deyişle, istemli göz kaçırma. Bu olduğunda, görmezden gelindiğinize emin olabilirsiniz.

Sıfır göz teması (istemsiz): Paniğe gerek yok, karşınızdaki henüz sizi görmedi. Kendinizi fark ettirecek bir harekette bulunabilir ya da öylece bekleyebilirsiniz (ilki daha çok işe yarar).

Kısa ve şuursuz bakış: Aynı bir önceki seviye gibi bu bakış da fazla niyet içermez, etrafa düşünmeden göz atan birinin saniyelik göz takılmasından ibarettir.

Kısa bakış (bilinçli): Sonunda, başkasında bir izlenim bıraktığımıza işaret eden bir bakışa geldik. Birinin size bakıp gözlerini kaçırması ilgisini çekmediğiniz anlamına gelebildiği gibi, kişinin utangaç olması, tanımadığı birine gözünü dikmekten çekinmesi de demek olabilir. Beden dili üzerine çalışmalar, bundan sonrası ile de ilgileniyor: Kişi gözünü kaçırdıktan sonra aşağı bakarsa sizden etkilenmiş, sağa-sola bakarsa etkilenmemiş olabilir. Fakat önemli olan, bir sebepten size bakmış olması.

Yarım bakış: Önceki örneklerden ayırmayı zamanla ve daha çok insan gözlemledikçe öğrendiğimiz bakış türüdür. En fazla yarım saniye süren bu bakış da genelde bilinçsizdir, örneğin telefonla konuşurken birinin birine bakmasıdır. Göz orada, fakat bilinç uzaklardadır.

Bir gören bir daha bakıyor: Fiziksel bir etkilenme ya da ilgi örneği olan tekrar bakma, size gereken itici gücü sağlayabilir. Bunun ardından gelen herhangi bir etkileşimin karşınızdaki kişi tarafından hoş karşılanma oranının yüzde 95’in üstünde olduğu söyleniyor. Tabi yine akılları başka yerde değilse!

Gözünü dikmek: Bilinçsiz olarak gerçekleştirilebilecek son seviyedir, ancak genelde 2-3 saniye boyunca bilerek ve isteyerek karşıdakine bakmayı içerir. İstemli yapıldığında, gerçek bir ilgi göstergesidir.

Gülümseme eşliğinde: 5. seviyenin, üstüne hafif bir gülümseme eklenmiş olanı. Biri size böyle bir bakış attığında harekete geçmemek, ya aşırı utangaç olduğunuzu ya da karşınızdakinin hiç mi hiç ilginizi çekmediğini gösterir.

Göz sevişmesi: Dakikalar sürebilen kesintisiz bakışlar, arada hafif bir gülümseme, gözünü alamama… Tüm bunlar genelde uçucu bir ilgiden öte, cinsel arzuyu işaret eder. Tam da bu nedenle, en çok korkulan bakışlar da bu kategoridedir. İş buraya varana kadar karşınızdaki insanın ilgilendiğine dair bir ipucu elde etmemişseniz, sapık olarak yaftalanma ihtimaliniz de çok yüksek.

Hayatımın aşkı: Gerçekten aşık insanlara (ya da çok başarılı oyunculara) özgü bir bakış türü. Sabah uyandığınızda yanınızdaki sevgilinin size baktığını yakaladığınız an var ya, işte bu o. Çok yakın bir ilişki ve değer verilen bir insanı ima eder.

Çizgiyi aşmak: İlişkinizin ikinci ayında isminizi koluna yazdıran sevgilinin, kendisinden önünde sonunda ayrılmanız sonrası atabileceği bakıştır. Çok spesifik bir örnek olduysa kısaca, “belalı bakışı” diyebiliriz. Gözü dönmüşlük içerir, korkutur, uzak durulması gerekir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)



Facebook Yorumları