Yıllar boyunca hiç değişmen, tartışmaların kaynağını oluşturan sorulardan biri olan kitap okumak mı, yoksa filmi seyretmek mi son yıllardan yine gündemde. Çoğumuz çok yoğun çalışan, sınırlı boş zamanlara sahip olan hayatlar yaşıyoruz.

Tüm bu koşuşturmaca içinde yapmak istediğimiz her şeyi bir plan dahiline oturtmamız, sorumluluklarımızı unutmamamız ve hayatın tadını en iyi şekilde çıkarmak için elimizden geleni yapmaya çalışmaktayız. Kitap okumak için ciddi bir zaman dilimi ayırmak, konsantre olmak ve tamamen o dünyanın içine dalmak gerekmekte ki bu da çoğumuz için her zaman mümkün olamıyor.

Image  Image

Kitap okumanın hafızayı güçlendirmek, kelime dağarcığını geliştirmek ve hayal gücünü renklendirmek gibi sayısız faydaları olduğunu hepimiz biliyoruz. Son yıllarda kitap uyarlaması olarak sinemada veya televizyon dizisi olarak karşımıza çıkan özelikle klasik eserler, daha önce kitabını okumuş seyirciler tarafından her zaman eksik bulunmakta. Kitap okurken zihninizde canlandırdığınız mekanlar, kişiler, tavır ve davranışlar genellikle ekranda karşılaştığınız yüzlerle pekte alakalı olmamakta.  Hepimizin hayal gücünün farklı olması, daha önce gördüğümüz yerler, yaşam şartlarımız gibi pek çok etken aslında bu farkı yaratan. Sinema veya televizyon dizisi için uyarlanmış romanlarda; rolün gereğini en iyi şekilde yerine getireceği düşünülen sanatçılar yer alsa da bu her zaman mümkün olamamakta. Sinema filmleri veya dizilerin belli bir saat sınırı içinde kalmaları da kitap okurken karşılaştığımız detayları her zaman ekranda göremememizi sağlamakta. Vakit hepimiz için önemli olsa da kitabın hayatımızdaki yeri her zaman olmalı.


            

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)



Facebook Yorumları